Yazılar

Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya

Kapadokya denildiğinde akıllara sadece Nevşehir gelse de günümüzde Kapadokya denilen bölge çok geniş bir alana sahip aslında. Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerini kapsayan Kapadokya bölgesi, tarih boyunca birçok farklı medeniyetten topluma da ev sahipliği yapmıştı.

Peribacalarının daha çok bu bölgede olması Ürgüp, Göreme bölgesini turistik bir mekân haline getirmiş. Bu nedenle de Kapadokya denilince akıllara daha çok burası gelmektedir.

Kimler Var Kimler Yok?

Kapadokya bölgesinin mazisi milattan önce 4000’li yıllara kadar gitmekte. Bölgede farklı zamanlarda birçok farklı kavim yaşamış olsa da en çok Roma ve Bizans dönemlerinde yaşamış olan Hristiyanlardan kalan eserleri görmekteyiz.

Ayrıca İpek yolu üzerinde bulunan önemli bir ticaret noktası olan Kapadokya bölgesi, savaş ve katliamın dinmek bilmediği bir yerdir. Hatta bu sebeple orada yaşayan yerel halk savaş dönemlerinde hayatta kalabilmek için yer altı şehirleri inşa etmiştir. Bu sebeple Kapadokya için “bir o kadar da yerin altında var.” demek yanlış olmayacaktır.

Peki İsmi Nereden Geliyor?

Hristiyanların ve Rumların yaşadığı dönemlerde ismi Farsça ’da “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Katpatuka, 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşen nüfus mübadelesiyle Türklerin yaşamaya başladığı bir yer haline gelmişti. Bu durum da zamanla isminin değişerek Kapadokya olmasına sebep oldu.

Peribacaları

Kapadokya bölgesinin önceden bir iç deniz olduğu söylenmektedir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda bulunan deniz canlılarına ait fosiller de bu durumu destekler niteliktedir. 10 milyon yıl önce aktif volkanlar olan Erciyes Dağı, Güllüdağ ve Hasandağı lav püskürtmeye başlamış ve bu iç denizi kurutmuştur. Kuruyan zemin üzerinde de bir tüf tabakası oluşmuştur.

Peribacasının üstündeki şapka kısmının kaya bloku ve gövdesinin de tüf yapısına sahip olduğunu belirtmemiz gerek. Bu iki yapı arasındaki temel fark ise tüfün kaya bloğuna göre daha çok aşınır olması. Bu sebeple yağmur, rüzgâr ve sel sularının etkisiyle tüf kısım kaya bloğuna göre daha çok aşınmıştır.

Doğanın kendi sanat eseri olarak görebileceğimiz peribacaları için birçok farklı hikâye ve iddia yer almaktadır. Ayrıca bacaya benzer bir şekli olması ve insanların “bunu yapsa yapsa periler yapmış olabilir” düşüncesinden dolayı isminin peribacası olarak konulduğunu da ayrı bir detay olarak vermek istiyorum.

 

Arazideki en genç peribacasının 1 milyon yıl yaşında ve en yaşlısının da 5 milyon yıl yaşında olduğunu düşünürsek peribacalarının çok uzun bir süreç sonunda oluştuğunu anlayabiliriz.

Şapka kısımlarının düşmesiyle oluşumunu tamamlayan peribacalarının yerini, bugün hala oluşmaya devam eden peribacalarının alacak olması da bölgenin turistik özelliğinin korunmasına katkı sağlıyor.

Son olarak gezdiğiniz her noktasında farklı bir güzellik fark ettiğiniz Kapadokya’ya sahip olduğumuz için ülkece çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

Kaynaklar: 1 ve 2

Twitter Instagram Spotify